hallac.org: Kasım ve Aralık 2017 yazılarım
hallac.org portalındaki „Şişe Mesajları“ köşemde Kasım ve Aralık 2017 aylarında yayımlanan iki yazılık dizide, demokrasi ve politika kavramlarının paradoks ve yapay biçimde zıtlaştırılmasına değindim, politika kavramının kökeni ve güncelliği hakkında bir kaç fikir aktardım:
Demokrasiyi bu derece “yükseltmek”, hayal kırıklığına uğramayı da son derece kolaylaştırıyor. Demokrasiye yaklaşmak yerine, ondan uzaklaştırıyor insanları bu tehlike. Siyaseti “unutmak”, siyasalın bizlere sunduğu olasılıkları da unutturuyor; demokrasinin belki de “son durak” olmadığı ihtimalini de… Başka bir tehlike de şurada yatıyor: kendini demokrasi diye adlandıran, Putin ve Orban’dan Erdoğan’a kadar bir dizi “karizmatik lider” tarafından inşa edilmiş yeni otoriter rejimleri anlamamız, güçleşmekte. Çünkü “temsili diktatörlük” (ya da Ahmet İnsel’in deyimiyle “demokratik otoritarizm”) olarak tanımlanabilecek bu rejimler, demokrasinin karşıtı değil; tersine, doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktalar.
Hannah Arendt, politikanın anlam ve hedefinin özgürlük olduğunu söylüyor. Öte yandan; siyasetin bizlere hep yeniden, hep bir sıfır noktasından yola çıkarak, eylemlerimizle çevremizi ve kendimizi dönüştürme fırsatını sunabileceğini vurguluyor. Politika, sürekli bir yeni başlangıç kurma imkanı vermeli bize; nereye doğru evrimleşeceğini bilemesek de, yeni bir süreci “doğurabilmeliyiz” politik ilişkiler çerçevesinde. Öteki bireylerle birlikteliğimizde özgürlüğü mümkün kılan tek eylem biçimi aslında politika. Bunun ön koşulu ise, çoğulculuk.